Skolyoz

Skolyoz nedir?
İnsanları hayvanlardan ayıran temel özelliklerinden birisi de iki ayaklı yaradılışta olmasıdır. İki ayak üzerinde duran bildiğimiz için diğer omurgalı hayvanlara göre yukarıları görebiliriz ve aletleri kullanmak için el ve kollarımız serbestleşmiş olur. İnsan omurgasında eşsiz denge ve esneklik vardır. Bu denge değiştiğinde omurganın hareket düzlemlerinin birinde veya birden fazlasında omurga deformitesi oluşur. Hipokrat, ‘omurgadaki eğriliğin pek çok çeşidi vardır, sağlıklı normal bireylerde dahi gözlenebilir. Doğuştan veya alışkanlıktan kaynaklanabildiği gibi ağrı ve yaşlanma da omurga eğriliğine eğilim yaratır’ demiştir. Traksiyon cihazlarının ve gövde korselerinin kullanıldığı eski Yunan ve Romalılar döneminden bu yana omurga eğrilikleri tedavisinde ilerlemeler kaydedildi. Ancak Hipokrat’ın omurga eğrilikleri için yapmış olduğu tanım tamamen doğrudur. Omurga eğriliklerini dört bölümde inceleyebiliriz.

  1. Sağlıklı insanlarda gelişen omurga eğrilikleri.
  2. Doğuştan olan omurga eğrilikleri.
  3. Alışkanlığın neden olduğu omurga eğrilikleri.
  4. İleri yaş ve ağrıdan kaynaklanan omurga eğrilikleri.

 

Skolyoz tüm omurga deformitelerini içeren bir terimdir. Yunanca eğilmiş bükülmüş veya eğrilmiş anlamına gelen scolios kelimesinden türemiştir. Galen bu terimi frontal düzlemde omurganın eğriliği olarak tanımlamıştır. Sagital planda ki patoloji, omurganın doğal sagittal eğiminin fazla olmasından veya azalmasından kaynaklanır. Galen’in sagittal eğrilikleri tanımlamak için kullandığı kelime olan kifoz ve lordoz,  omurgada belli dereceler içerisinde normaldir.

Skolyoz Şekil 1. Vücudun düzlemleri

 

 

 

 

 

 

 

 

Şekil 1. Vücudun düzlemleri

Şekil 2. Patolojik omurga eğriliklerinin üç temel tipi vardır.

 

 

 

 

 

Şekil 2. Patolojik omurga eğriliklerinin üç temel tipi vardır.

Herhangi bir sabit frontal eğim varlığı, anormal olarak düşünebilmekle birlikte, genellikle belli bir miktar frontal eğrinin normal sınırlar içinde olabileceği kabul edilir. Skolyoz Araştırma Topluluğu, rotator bileşen ile veya olmaksızın, frontal düzlemde 10 derece veya daha fazla olan herhangi bir eğriliği skolyoz olarak tanımlamıştır. Sagittal düzlemdeki patolojik eğri tanımı tartışmalıdır. Omurga, sagittal planda 7. Boyun omuru merkezinden kuyruk sokumuna sarkıtılan çekül hattı boyunca dengededir. Bu denge baş ve boyun pozisyonundan etkilenebileceği gibi pelvis ve alt ekstremitelerin yani bacakların pozisyonundan da etkilenebilir. Kifoz yaşla birlikte artar. Skolyoz Araştırma Topluluğu, 20 dereceden 50 dereceye kadar olan torasik kifozu normal kabul eder. Normal lordozun 31 derece ile 79 derece arasında değiştiği kabul edilir.

Skolyoz Hangi Sıklıkla Görülür?

Omurga deformiteleri sadece kas iskelet sistemi bozukluğuna değil, çoğunlukla kronik hastalığı olan kişilerde diğer birçok organda ve sistemde bozukluğa yol açar. Skolyoz ve diğer omurga deformiteleri nadir değildir. İdiopatik skolyoz toplumda %2 oranında görülür. Yaşa bağlı olan dejeneratif skolyoz %6 oranında görülürken kişinin aynı zamanda osteoporozu yani kemik erimesi varsa %36 oranında görülür. Fizik tedavi uzman hekimi alt uzmanlıkları ayrılarak skolyozdan uzak duramaz. Omurga deformiteleri tüm yaşlarda görülür.

Omurganın Anatomisi Nasıldır?

Vertebral kolon hem stabil hem de hareketlidir. Stabilite ve hareketlilik arasındaki denge 7 boyun, 12 sırt, 5 bel, bitişik sakral omur dizisi ve işlevini kaybetmiş kuyruk sokumu sayesinde olur.
Her omurganın belli bir hareket esnekliği vardır. Omurganın farklı seviyelerindeki hareket bazı düzlemlerde sınırlanmıştır. Aslında omurganın fonksiyonu omur kemiklerinin şekli ile ilişkilidir. Boyun omurları öne eğilme, arkaya eğilme, yanlara dönme ve yanlara eğilme içeren en geniş hareket özgürlüğüne sahiptirler. Bu sayede göz ve kulaklara daha geniş bir fonksiyon alanı sağlamaktadır. Sırt omurları göğüs kafesine bağlı olmaları, daha küçük diskler ve üst üste binen arka çıkıntılardan dolayı kısıtlı öne eğilme, arkaya eğilme ve sınırlı rotasyona ancak daha özgür yana eğilme hareketine sahiptirler. Bel omurları, geniş diskler ve sagittal olarak yönlenmiş faset eklemler nedeniyle öne eğilme, arkaya eğilme ve yana eğilme hareketleri çok iyidir ama rotasyon hareketleri sınırlıdır.

Omurga sadece kemik ve elastik dokudan oluşacak şekilde bir temele yerleştirilirse, dik pozisyonda statik dengesini koruyabilir.

Eğer omurga esnekliğinin amacı insanlara iki ayak üzerinde hareket edebilme özgürlüğünü vermek ise, bu durumda omurganın karmaşık bir dinamik kontrol sistemine sahip olması gerekir. Bu dengeyi omurganın kasları yoluyla uyarılan nöromüsküler sistem sağlar. Omurganın hemen yanında bulunan paraspinal kaslar kafa tabanından kuyruk sokumuna kadar uzanan bir kas tabakasıdır. Kas liflerinin yönüne ve uzunluğuna göre alt gruplara ayrılabilirler. Bu kas grubu öncelikle ekstansör yani omurganın arkaya bükülmesine sağlamakla görevlidir, otururken ve ayakta dururken yerçekimine karşı direnç gösterirler.

Uzm. Dr. Yasemin SOYTÜRK

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon